7 Aralık 2011 Çarşamba

Marka ve Kent Üzerine

Marka, benzer ürünleri ya da hizmetleri başkalarının ürün ya da hizmetlerinden ayırt etmek üzere kullanılan ya da belirli bir hizmetin sunulması sırasında kullanılan "ayırt edici işaret" ya da bir satıcının, mal ve hizmetlerini tanımlayan ve onları rakiplerinden ayırt etmeyi amaçlayan bir isim, terim, işaret, sembol, şekil veya bunların bileşimidir şeklinde tanımlanabilir.

Ticari kronolojiye baktığımızda belli bir dönem markanın bir kıymetinin olmadığını görmekteyiz. Ticaretin hedefi sadece ve sadece tek tip çok üretmek ve çok satmaktı. Ürün çeşitliliğinden bahsetmek olanaksızdı.

Şimdi ise markanın ön planda olduğu bir ticari platformda yaşıyoruz. Yoğun rekabet içerisinde yaratılan
ekonomik pastadan sadece ticari markalar değil kentlerde ürün ve hizmetleri ile kendi paylarını almak durumundadır.

Bu bağlamda bir kentin markalaşması için bazı koşulların bir araya gelmesi gereklidir. Bunlardan birincisi kentin gerçekçi misyon ortaya konmasıdır. Söz konusu kentin "kim" olduğudur. Başka bir değişle sağlıklı bir kent envanterine sahip olunmalıdır. İkinci koşul ise yöneticiler ile halkın sahipleneceği ortak bir kent vizyonun kabul edilmesidir. Başka bir değişle düşünsel ve duygusal alt yapı kurulmalıdır.

Marka tanımını tanımana bir kez daha bakalım. "Ayırt etmek", kentler için de büyük önem taşımaktadır. Yani markalaşma sürecine giren kentlerin birbirine benzemesi değil, ayırt edici özelliklere sahip olması gerektiğidir. Yani marka, ayırt eden, farklı kılandır.

Kent markalaşmasının tanımını çıkarmaya çalışırsak bahsi geçen kentin, ulusal ve uluslar arası ekonomiden pay alabildiğince fazla pay alması olarak tanımlanabilir. Fazla pay dediğimiz bu noktada kent ekonomisinden bahsetmek yerinde olacaktır. Kent ekonomisi dediğimizde de o kent için ekonomik değerin nasıl yaratıldığı önem kazanır. Sadece görsel çalışmalar yapmak bu bağlamda yetersiz olacaktır. Kent için daha güçlü bir ekonomik açılım yapmasını zorunlu kılar.

Kent markalaşması; uzun soluklu, emek, sabır ve yatırım gerektiren stratejik bir süreçtir. Kentin, diğer kentlerden farklılıklarının farkında olması yanında yeni farkların ortaya konması ve realite kazandırması gerekmektedir. Kent markalaşması herhangi bir üründe olduğu gibi ambalajlanıp satılabilecek bir ürün değildir. Daha zor bir süreçtir.

Marka kent olma yolunda doğru bilinen yanlışların başında il sınırları içerisinde yer alan ören yerinin, antik kentinin ortaya çıkarılması veya bir doğa harikasının tanıtımının yapılmasının o kenti markalaştırdığı görüşüdür. Unutulmamalıdır ki; marka kent kavramı ilin merkezi ile doğrudan bağlıdır. Yine de bir ilin tamamının markalaşmasına örnek henüz yoktur. Şu an da markalaşma adına yapılan çalışmalar ise, ilin her hangi bir köşesine yöneliktir. Bölgemizde yer alan Denizli - Pamukkale, Muğla - Bodrum ikilileri buna örnek verilebilir.

İlimizin markalaşmaya ihtiyacı var mı sorusuna yanıt aramak istiyorum. Yanıtım, evet ve birçok sebebim var. Özellikle üniversite ilk senelerinde nerelisin sorununa verdiğim Uşaklıyım cevabının ardından "orası da neresi" bakışları cevabımın evet olmasına yeterli sebep oluşturuyor. Gerçekten Uşak neresi? İzmir'e giderken yol üstünde. Özellikle yaz akşamları Uşak'tan transit geçen yolcuların cadde boyu çekirdek çitleyen insanları gördüğü şehir. Başkaca da sebeplerim var; kişi başı düşen ekonomik gelir, işsizlik, kent kimliğinin olmayışı ya da sadece tarhana, kilim ve son dönemlerde battaniye ile tanınmak.

Markalaşmak için alt yapımız var mı? Kesinlikle var.

İlgi çekici birçok özelliği içinde barındırıyor, Uşak.

1)    Karun hazineleri
2)    Kilim, battaniye ve deri üretimi
3)    Antik kentler, tarihi doku
4)    Ulubey Kanyonları
5)    Termal olanaklar
6)    Ege şivesi
7)    Yemek kültürü
8)    ....
gibi markalaşma adına kullanabileceğimiz birçok unsuru barındırmaktadır. Sadece Karun hazineleri ile on binleri ilimize çekmeyi başarabiliriz.
Un, şeker, fıstık her şey hazır, hadi markalaşalım.

Kaynaklar:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder